Giriş sayfasında da kısaca değinildiği üzere piyasa kabuk değiştirmektedir. Bu bazı alanların göreli olarak küçüldüğü ama bazı alanların da arza muhtaç hale geldiği şeklinde anlaşılmalıdır. Örneğin luxury segment belli bir doyum noktasına ulaşmış kaynak sahibi kişiler gözlerini başka tarafa çevirmiş durumdadır. Aynı tespitin uygulama alanında da benzer şekilde geçerli olduğu söylenebilir. Şantiyede emek yoğun işlemlerden, iş adımı tekrarlarından ve verimsizliklerden mümkün olduğunca kaçınmak, piayasanın bir türlü tatmin edilemeyen “deprem güvenlikli binalar” talebini firma imajından arî olarak objektif kriterlerle, teknolojik markalı endüstriyel binalar şeklinde çözebilmek hem bir ihtiyaç hem de bir zorunluluk olarak karşımızda durmaktadır. Unutmayalım ki paranın alabileceği en ucuz ürün olarak örnek verebileceğimiz bir çikletin veya bir kibritin bile bir markası vardır. Oysa büyük çoğunluğun yapabileceği en büyük alışveriş kalemi olan bir konutun, binanın markası bulunmamaktadır. “Hıdır kalfa marka, bizim çok iyi bir ustamız var ve o kadar demir koyduk ki arasına betonu zor döktük” klişeleri hala geçerliğini korumaktadır.
Önyargıları yıkmak büyük bir iletişim ve kamusal eğitim sürecini gerektirmektedir. Önemi gitgide daha iyi kavranan çevre bilinci sektör tarafından hala ihmal edilmektedir. İşte bu özetlediğimiz durum çerçevesinde sektörün en büyük ihtiyacı konumundaki finansman piyasasında da yeni bir araç diyebileceğimiz SPK onay ve denetimine tabi “Gayrimenkul Yatırım Fonları” henüz tam randımanı ile çalışmıyor olsa da yakın gelecekte sektöre önemli bir soluk getireceği görünmektedir.
Yorumlar